Monday, May 05, 2008

Gecis donemleri

Bahar geldi, aksamlari t-shirt'le gezilebilir oldu. Yeni evimdeki odamin penceresinden yesil, mor ve beyaz manzaralar var. Kuzey Londra'nin 'nezih' ama guzel bir 'karisim'ina da sahip mahallerinden biri Kentish Town. Nev-i sahsina munhasir Camden Town'a 15 dk. yurume mesafesinde, ayni zamanda kuzeyin buyuk ve zengin parki Hampstead Heath'in hemen dogusunda, ve 'elit' Primrose Hill'e de uc otobus duragi uzakta; guzel ve dengeli bir cesninin ortasinda. Arkadaki evlerin arka ve on bahceleri birbirlerine bakarlarken, aralarinda buyukce bir 'avlu'msu bahcelik alan olusturuyorlar. Yuksek birkac agacin, kopek kulubelerinin, camasir iplerinin, beyaz semsiyeli ve ahsap masali kucuk balkonlarin eslik ettigi, klasik Viktoryan donemi Ingiliz mimarisinin hakim oldugu bir peyzaj goruyorum pencereden.

30 Nisan (ve 1 Mayis'a) olan buyuk teslimlerimden hemen once, 'evsizlik' kontenjanimi 10 gun arkadaslarda konaklayarak kaldiktan sonra tukettigim icin, biraz da 'acele' ile tasindigim ama simdi isinmaya basladigim evde; ilk iki haftayi ders calisarak, bazi geceleri gunun agarmasini beklerken sabah 6'da kus sesleri ile yataga cekilerek gecirdikten sonra; 'tasinma alisverisi', odayi yeniden organize etme, ev arkadaslari ile tanisma fasillari sureci ile 'gecis donemi'ni kazasiz belasiz atlativerdim. Ayni donemde Londra ve belki butun Ingiltere; ve ayrica master programim, vucut hatlarim, ve daha bircok sey de 'gecis donemi'ne maruz kaldilar.

1 Mayis, Istanbul'da, geleneksel 'emekci kovalamaca' senlikleri, polis coplari, barikatlar ve vali zirvalariyla 'kutlanirken' Ingiltere'de 1 Mayis Isci Bayrami, sozde-Isci-Partisi'nin yerel secimler hezimetiyle ile sonuclandi. Bizim Buyuksehir Belediye Baskani'na denk olan (hayir, Muammer Efendi'ye degil..) Londra Valiligi de secimlerden nasibini aldi. 1983'te Thatcher'in neo-liberal (ama ayni zamanda merkeziyetci) politikalari sonucu lagvedilen Londra Belediyesi, 2000'de 'New Labour' onderliginde tekrar kuruldugundan beri 2 secimdir is basinda olan eski solculardan Ken Livingstone, 1 Mayis 2008 secimleri sonrasinda yerini, konusma yetenekleri epey kisitli olan Boris Johnson'a birakti.

eski Londra Valisi (2000-2008) Ken Livingstone, ve ulasimdan konut politikalarina, Londra'yi ornek almayi pek seven, Istanbul muadili Kadir Topbas.

Turkiye gundeminde Ali Kemal'le olan akrabaligi ile bir medya figurune donusen, Londra'da ise insanlarin 'Turklugune' degil de, sovmenligine vurgu yaptigi sarisin, haylaz cocuk Johnson, aslinda konusma ozurlulugu 'Turkluk' genine, sarisinligi Ingiliz genine bahane edilirse, bizim buradaki zaten yerin dibindeki 'Turk' imajimiz iyice zedelencegi gibi, ulu ulu atalari Envercibeyler'e dil uzatan siradan Ingiliz vatandaslari da TCK 301'den birer birer hapsi boylamaya baslayabilirler bu zat-i muhterem yuzunden. Zira, 'kabarik CV'si' isten atilmalarla dolu olan Yaramaz Cocuk Boris, secim sonuclarinin resmen aciklandigi 2 Mayis'i 3 Mayis'a baglayan geceyarisi 00:15'te oyle bir 'konusma' yapAMADI ki, metrolarda sosyal kontakti konusmadan ziyade kusmaya yoneltmis Londralilar onumuzdeki en az 4 yil boyuca kendileri gibi, 'ici bosaltilmis' bir patates cuvali ile ne kadar ovunseler azdir. Gel gor ki, Boris'in aldigi '1. Tercih oylar' 1 Milyon siniri civarinda olduguna gore, 7.5 milyonluk Londra nufusunun ne kadarini 'temsil' ettigini tartismak yerinde bir mevzu olur. Bizim gibi Turk insanina ise, bazi kararlari basbakan'dan dahi buyuk yaptirimlara sahip Vali'nin mesruiyetini tartisirken araya Anayasa, Ordu gibi 'dokunulmazlar'i koymadan 4 yil boyunce sakin bir hayat yasamak epey 'ters' gelen bir hareket olsa gerek. (Bu seneki Londra secimlerinde 'rekor' derecede katilim saglandi: %45!)

Yuksek katilimin sebebi, iki vali adayi arasindaki buyuk cekisme olurken, 7.5 milyonluk nufusta, tam da Londra'nin cesitliligine katkida bulunan yabancilardan Ingiliz veya Avrupa Birligi vatandasi olmayanlarin (ornegin ben) oy kullanamamasi da ilginc ama 'normal' bir hadise. Bu arada, Istanbul ornegiyle karsilastirma yapip, Istanbul'daki halin daha da beter olan hakli iddialara ek olarak soyleyebilecegim sey, Londra'da da durum o kadar ic acici degil. Metrolarda dagitilan dandik gazetelerden Amy Winehouse haberleri okuyup oy veren 'secmenler' de var bu sehirde (ve Turkiye'deki malum kaynakli gazete Gaste aslinda buradakilerden cok daha iyi)... Aslina bakarsaniz, 'para politikalari'nin hukmundeki tum cografyalarda alisageldigimiz muhabbetler bunlar.

Bu arada secimlerde korkulan da oldu, ve asiri sagci British National Party, %5'lik baraji ucu ucuna gecerek, sehir parlamentosundaki 25 sandalye'den 1'ini kapti. Londra'nin en onemli ozelliklerinden biri olan cokkulturlu imajina sekte vurabilecek tehditlerden biri olan BNP (British National Party)'nin varligi hos bir durum degil. (bkz. Love Music Hate Racism, 28 Nisan 2008 Victoria Park Festivali)

Isin ilginc yani, eski 'Valimiz', sozde-yari-solcu-Isci Partisi'ne bile zamaninda sirtini donerek bagimsiz Vali olan Ken Livingstone, 2007 yilinda Muhafazakar Parti, Londra Vali adayini 'Boris Johnson' olarak acikladiginda, "Bu is iyi olmadi! Borsi her ne kadar ciddiye alinmayacak biri olarak gorunse bile, onun medyatik tavirlari ile prim yapacak David Cameron onderligindeki Muhafazaklar, ondan daha zor bir rakip koyamazlardi karsima. Cok zor olcak bu is!" aciklamasini yapmis, zaten erimekte olan Gordon Brown (bir adamin suratinda da bu kadar mi meymenet olmaz?) onderligindeki Labour'dan alacagi secim destegine olan guvensizligini de ayan beyan belli etmisti. Livingstone yavas yavas 'normal' bir hayata tekrar alismaya calisacakken, onundeki Britanya secimlerinde 'Labour Party'nin yapacak cok isi var daha. Velhasil kelam, 1 Mayis 2008 secimlerinde tum Ingiltere ve Galler genelinde rezalet bir performans ortaya koyan Isci Partisi, Liberal Demokratlar'in da arkasinda kalarak 3. sira ile yetindiler.

Gordon Brown'in cokusu, ve haylaz sarisin Boris'in yukselisi..

Bu donemde ben de, 30 Nisan-1 Mayis'a olan proje ve odev teslimleri ile bogusurken, bir yandan Heathrow Havaalani'na yapilmasi planlanan 3. pist (ve 6. Terminal) ile ilgili, bir yandan London Bridge'e dikilerek Avrupa'nin en uzun gokdeleni olacak 306 m.'lik Renzo Piano'nun London Bridge Tower'inin imar izin sureci ile ilgili odevler hazirlarken Ingiltere Imar yasalarindan girip, Londra Valisi'nin (genisleyen ve simdi Boris'in eline kalan) yetkilerinden cikiyor, 'Majesteleri Kralice' imzali dokumanlar arasinda kaybolmakla mesgul oluyordum, ki bunlarin detaylari da bir sonraki yazida yer bulsunlar....

No comments: