Thursday, April 01, 2010

bir topağacı-kabataş yürüyüşü antolojisi

bugün saat 11:15 ila 11:40 arasında gerçekleşen ama hayatımın farklı dönemlerini tekrar tekrar yaşadığım kısa yürüyüşten seçkiler, şehrim İstanbul'dan bir kesit:

- her mevsimde, havada, yaşta, sıcakta, soğukta, yürüyerek, koşarak, zıplayarak inip çıktığım merdivenlerden aşağı indim. hava güneşli, saat 11'i biraz geçiyor.

- lise 2 ve 3'te dershaneye giderken hep tercih etmekte zorlandığım ayrıma geldikten sonra şair nedim caddesi'ne doğru girdim.

- tek başıma veya başka bir şehirde yaşamaya başladıktan sonra daha çok ilgimi çeken çamaşırhane'nin yanından geçtim.

- sağda, o hep çok sevdiğim, tepesinde minik bir kasrımsı ev olan dar ve küçük sokağa baktım.

- 4 yıl önce, S.'nin kan testi yaptırdığı, camiinin yanındaki, köhne sağlık ocağına baktım. yanından birlikte geçerken, 'burda yaptırmıştım kan testini' dediği soğuk kış gününün gri gökyüzünü ve sağlık ocağının mutsuz görüntüsünü anımsadım. gökyüzündeki güneşe bakıp, gülümsedim. o günü ve o sağlık ocağını sevmiştim.

- W Hotel'e geldim. geçen sene konferans hazırlığı sürecinde orada akşam yemeği yediğimiz günü anımsadım, ve R.'nin Akaretler hakkında 'burası Disneyland olmuş dediği anı'. sağlık ocağından çok farklı bir atmosferdi.

- o sırada kavşakta karşıdan karşıya geçerken önümden bir taksi geçti. çavuşoğlu taksi...

- akaretler'den aşağı yürüdüm. lise son'da E. ile çıkarken, kavga edip geçici ayrılık yaşadığımız bir dönem bir çocukla öpüştüğünü anlattığı bir bahar akşamı onun evinden dönüşte caddebostan

- taksim dolmuşundan inip, akaretler'den yukarıya yürüyüp, teşvikiye üzerinden eve gittiğim anı anımsadım. (sonra, yıllarca, A. olan ilişkim dışındaki ilişkilerde tam sadakati benimseyemememin nedenini E. olan ilişkimde yaşadığım travmalara bağlamışımdır).

- dolmabahçe'ye doğru döndüm. orta okulda bir yılbaşı akşamı. H ile Taksim'den Kuruçeşme'ye yürümüş, Kuruçeşme'den aldığımız bir muz likörü (ben) ve şarap (H.) ile yağmur altında bu cadde üzerinden geri Taksim'e yürümüştük. o gece ilk defa sarhoş halimi görmüştü ailem, 2 gün konuşmamıştı babam benimle.

- karşı kaldırımda ise, bu seneki yılbaşına yakın bir akşam F. ile beklenmedik bir yürüyüş yaptığımız geceyi anımsadım, beni sürekli yola doğru itip durduğu.

- orta okul mezuniyet balomuzun yapıldığı swissotel'e bir bakış attım sağ tarafımda, tepede.

- babamın omuzlarında, küçük bir çocuk olarak, eski açık'tan ilk canlı futbol maçımı izlediğim İnönü Stadı... (normal yaşam süremden 2 yıl eksiltecek olan kanser teşhisine yapacak doktorun bilmesi gereken bir gerçek olabilir erken yaşta Beşiktaş taraftarı olmuş olmam)

- solda, yolun karşısında dolmabahçe camii. küçük yaşlarımda babam, amcam ve amca oğlu kuzenimle birlikte sabahın çok erken saatlerinde uyandırılıp abdest aldıktan sonra saatlerce dizlerimin üzerine oturtulmak üzere vaaz dinlemek ve bayram namazı kılmak üzere yollandığımız camii (ileriki yıllarda, daha geçerli ve mantıklı nedenlerle dinden uzaklaşmamda etkisi olduğunu düşündüğüm, ama önemli bir deneyim olarak anımsadığım bir olgu olduğunu düşünmüşümdür bunun yıllarca)

- ve hemen dibinde kabataş iskelesi: elimdeki boğaz manzaralı yeni açık bjk-gs maç biletini yırtıp atmamla sonuçlanan beklenmedik bir mart akşamı, meltem, ve iskelenin yanından A. ile yürüyüşümüz. üzerinden 3 yıl geçmiş. saat 12:00'de kendisi ile buluşmam gerekiyor, geç kalmasam iyi ederim.

ve kabataş'tan tramvaya bindim, saat tam 12:00'de olmam gereken yerdeydim. 45 dakikada parçalı hayatlarımı (parçalı bulutlu değil, tamamen güneşli bir havada) tekrar yaşayarak... güzel bir güne güzel bir başlangıç oldu. biraz olsun beni ben yapan anılarla, biraz beni ben yapan şehirde, bir kez daha...