Monday, July 17, 2006

erasmus


5.5 aylık bir maceradır. kuzeylere çıkmak, 1 ay boyunca +3 dereceyi görememek, 2.5 ay boyunca yağan kar, arada otostop ile `hamburg`'a kaçmak, `david gilmour`'u seyretmektir; geri dönmektir kara çamura, derslerin kitaplarını 1 ay sonra almak, gene de başta okumaları düzenli tutmaya çalışmaktır. sonrası partiler ve içkiler arasında kaybolmaya başlar. bütün koridorda sıkıcı danimarkalılar arasında peru asıllı olanın kapı komşusu olmak, koridorun ilk iki kapısı olarak kapıyı açık bırakmak, insanları odalarına ağırlamaktır. saatlerce süren `x box` oyunlarıdır, sıkıntıdır, beraber yemek yapmak; sürekli ispanyol ve italyanlarla tanışmak (kolaydır çünkü) ama en yakın arkadaş gruplarına gene de gir(e)memektir. o gün tanıştığın danimarkalı arkadaşların evinde kalmaktır (çünkü kar durmuştur ama sürekli yağmur yağar, hava 5 derecedir, ve 7 km. uzaktaki yurduna gecenin 4ünde bisikletle dönmene izin vermezler). sabah içilen ilk çay, ve şehir merkezinde bir danimarkalı öğrenci evinde edilen ilk kahvaltıdır. ilk 2 aydan sonra şehri yadırgamamaya başlamaktır.

1.5 yıl önce oraya yerleşmiş türk pizzacıda iş bulmak, arabayla pizza dağıtırken aylık oda kiranın bir kısmını çıkartabilmektir. `erasmus bursu` yanına kar kalabilir, o pahalı ülkede yaşamayı öğrenebildikçe. "güncel avrupa siyaseti" dersindeki arkadaşınla `kopnehag`'a otostop çekmek, `christiania`dan gerekli alışverişi yapmak, burger king'de yenilen yemekle zehirlenmek, aynı gece `aarhus`a trenle geri dönmek ve ertesi günün tamamını yatakta ölecek gibi hissederek geçirmektir. `istanbul`daki diğer `okuldan: boğaziçi` edindiğin yeni arkadaşlarının gelip sana hasta yatağında bakmasıdır. peru asıllı karşı komşunun gülerek yardıma gelmesi, yan odadaki danimarkalı komşunun somurtarak, kibirli ve ukala bir şekilde yardıma gelmesidir. nisanda güneşin açmaya başlamasıdır. tekrar hamburg'a kaçamak yapmaktır. `rotterdam`daki başka bir exchange arkadaşını ziyarettir. kız arkadaşının danimarka konsolosluğundan vize alamayıp yanına gelemesidir. paskalya sırasında bütün yabancıların ve diğer türklerin dolaşmaya gittikleri zaman küçük şehirde kalan danimarkalılarla yeni arkadaşlıkların kurulmasıdır.

ailenin ziyaretidir. hala çok fazla ısınamadığın şehrin, onların geldiği gün 15 derecede, açık bir havada parlamasıdır, onların tek izleniminin çok güzel olmasıdır. kendi kafasına estikçe grev yapan otobüs görevlileridir. yurda aileyi taksiyle götürmek için verilen 25 ytl'dir; dönüş şans eseri mavi otobüslerle yapılacaktır, hani normalde hiç yüz vermediğimiz. yolun yarısının gelinmesidir, artık alışılmaktadır, son gün düşünülmez henüz. havalar bile daha yeni güzelleşmektedir. mayısın ilk iki haftasının kavurucu sıcağıdır; üniversite kampüsünde yapılan mangal (hem de türk usulü, bir elde rakı bir elde maşa ile) dır. irlandalıların yemekleri çok beğenmesidir ki, günün devamı orada devam edecektir. irlandalı arkadaşlardan birine kopenhag'da rastlamaktır. her partide gördüğün aynı yabancı öğrencileri kampüste görmemektir. haftadan haftaya sıkıcılaşmaya başlayan, "değişim programı öğrencileri buluşmaları"dır. hiç gerçekleşmeye futbol turnuvası, `eurovision`'u 25 miletten insanla beraber izlemektir. derslerin sona ermesi, ödevlerin yazılmaya başlamasıdır.

saçma uygulamalar sonucu 23 mayıs'ta yurttan çıkarılmak ve 3 hafta boyunca (ve bunu takiben 4 hafta daha) evsiz yaşamaktır. diğer türklerin yerlerinde, danimarkalıların evinde, kütüphanede konaklamaktır 3 hafta boyunca ödev yazarken. ödevlere eşlik eden sürekli yağmurdur. sınavların ortasında acıyı `depeche mode` konserinde bir stadyum dolusu insanla çıkarmaktır. haziran 12sinde ödevleri teslim etmek; 14ünde (bkz: iskandinavya/@hergele) turuna çıkmaktır. 12 gün boyunca `isveç` ve `norveç`e bayılmak ve ne kadar ucuza seyahat edilse de paraları da bayılmaktır. dönüşte, eski patrona uğramaktır. bölümdeki arkadaşların verdiği son partide vedalaşmak, `roskilde`de görüşmek üzere ayrılmaktır. eve paketlenen son eşyalarla birlikte bir sırt çanta dolusu eşyayla `roskilde`nin yolunu tutmak ve 1 hafta festivalin tadını çıkarmaktır.

`danimarka`'da son günleri geçirmek, tekrar hamburg'a otostop çekerken peru asıllı dan arkadaşın telefon çağrısıdır. alanya'ya gelişidir bir hafta sonra, veya başka bir zaman seni ziyaret edişi. diğer bütün orada tanıştıklarının verdiği söz gibi. onları beklemeye başlamak olacaktır memlekette.

hamburg'da dünya kupası finallerini seyretmek, `münih`'e uğrayıp `zagreb`teki arkadaşı ziyaret için trene atlamaktır. parklarda içilen biralar, edilen sohbetlerdir son demlerinde. `belgrad`a şaşıp kalmak, `efes pilsen`leri yudumlamaktır kulakta balkan müzikleri eşliğinde. `selanik`e selam geçip memlekete dönmektir oturma izninin sona erdiği gün. akıldaki bir sürü hatırayı ufak bir özetle badanalamaktır. daha bakılacak çok fotoğraf, üzerine düşünülecek/hatırlanacak çok anı, atılacak çok cila vardır bu hikayeye...

No comments: