Friday, January 11, 2008

denizasiri

Gozune bir turlu uyku girmiyordu. Hasta yatagindan dogruldu, sehrin turuncu isiklarina bakti, gunesin dogmasina halen 1-2 saat vardi. "Yazin ne kadar uzun olacak gunler" diye dusundu, "bari gunes de olsa..."

Ibo'nun evinde sabaha kadar oturup balkonda muhabbet ettikleri gunu hatirladi, sonra birazcik uyumustu da, ertesi gun ayni balkondan komsularin balkonda kuruttugu camasirlari bakip guneyleri dusunmustu. "Kafe X kacta kapamistir acaba bu gece, Neslihan calisiyor mu acaba hala orda, Feyza Abla nasildir?" diye dusundu... Simdi bir anda hocalarina atmasi gereken email geldi. Bu donem aldigi derslerden biri icin yapacagi kucuk grup sunumunu Hamburg'daki kent projelerinden biri (Hafen City) uzerine yapmak istedigini soylemesi gerekiyordu. Donem boyunca da ETHZ'de studyosu olan Adam Caruso ve Berlin'den getirdigi bir mimar ile calisacakti, daha az deneyimi ve bilgisi olan tipoloji ve mimari doku hakkinda, 5. Zone'da calisacaklari proje alaninda... Almanya'yi dusundu.

Rayd da ayni odevi secmeyi dusunyordu. Nasil da gecen donemin sonunda farketmislerdi tanismalarindan tam da 1.5 yil once, Dunya Kupasi Finali'ni ayni sokakta seyrettiklerini... O gece bir asagi, bir yukari yuruyup, surekli dondurma yemisti, Almanlar sokakta Italya'nin sampiyonlugunu kutlarken, polis gelip dagitmisti herkesi Sternschanze'den... Ibo birazdan dukkani kapatmisti, vedalasmislardi, ertes gun ogleden sonra Munih'e, oradan Zagreb'e, oradan Turkiye'ye geri donmustu... Simdi gozunde canlandi o daglar tepeler, hasta yatagindan kendini pencere kenarina zor atarken. Yutkunmak istedi, tukurugu bogazinda gemici halati atar da canini yakar diye vazgecti, tuvalete gitti.

Ertesi gun ogleden sonra ayilabildi ancak, "alisveris planimi ertlemeyeyim" dedi, cuma gununu de harcarsa, haftasonu kalabaligina hic gelemezdi. Zaten bunca yildir, alisveris yapmayi yeni yeni ogrenebilmeye baslamisti. Kendisinden cok ablasina aldi, ama iPodlara goz gezdirirken, Coldplay'in Speed of Sound videosuna daldi... Video aldi onu, bu sefer 2.5 yil oncesine goturdu, yadigar discmaninde, o yaz icin yazdigi "special mix"lerden birinde Speed of Sound'u dinlerken anahtari bulamayip, 40 derece gunesin altinda Salamanca'da kaldigi apartmanin kapisini acamazken terledigi anlara goturdu. Calle Rosario'nun hemen karsisinda, ismini hatirlayamadigi sokakta, yan apartmanin avlusuna bakan penceresini hic acmadigi odasini, ve butun bir hafta boyunca kimse gelmedigi icin 4 oda 1 salon tek basina oturdugu, eski mobilyali evi hatirladi.

Buyuk camli magazadan disari cikti. Basarili bir planlama ornegi olan, Haussmann'in Paris'inden eksigi degil fazlasi olan Regent Street'e cikti, hava kararmis, yagmur baslamisti gene... Eve gidip ustunu basini degistirdikten sonra, geceyi Soho'da bardan bara gezerek gecirdi.. Ertesi gun, gunesli havada turistlere calimlarini atip Camden Town'a attilar kendilerini arkadasiyla. 2. el kiyafetler, punk magazalari, sokaklarda cumbus... "Koskoca pazaryerlerinde bile butun yemek standlari Hintli, uzak dogulu, orta dogu, Arap vs... Neden kendi yemekleri yok?" diye hayiflandi. Almanya'da olsa wurst'cu olurdu her taraf, Belcika'da patates kizartmasi kokardi belki, Fransa'da saraplar olurdu standlarda bir yerlerde mutlaka. Evdeki yemeklerin tadina da doyum olmazdi. Once Christiania'yi animsadi, sonra Aarhus'ta oturdugu, her gun bisikletle gidip gelmek icin cenesinde donan tukurukler esliginde 14 km. pedal cevirdigi evini de hatirladi, Umit Abi'nin pizzalarini ve gece yazin basinda ondan aldigi beklenmedim mesaji, sonunda dogan cocugunu... Bogazindan agri da azalmaya baslamisti ya, cumartesi aksamini sukunet icinde evde gecirmeye karar verdi.

Pazar Wim Wenders cikti sahneye, 1974 yapimi "Alice in der Staedten" ile once Amerika'yi, sonra Nordrhein-Westfalia'yi gezdi tekrar. Butun hafta kabaran Almanya ozlemi depresti gene. Berlin'de dogup buyuyen, son 4 yildir Hamburg'da yasayan Rayd "ayy, hayir, hic ozlemedim bile ben!" demisti halbuki haftaicinde... Carsaflari da yikamisti bugun, haftaya baslayabilecegi temiz coraplari da vardi, gunesli, yagmurlu, gezmeli, tozmali, muzikli ve filmli bir haftasonu iyi geldi, hastaligi gecmisti. Sezen Aksu koydu, "asigim o kadina, ondan daha seksi bir kadin gordun mu seni hic?" derken bira bardagini heyecanla sallayan Hamburg'lu o unlu arkadasini animsadi, biraz Ege havalarina ozlem duydu, hafif bir nostaljiyle yazmaya koyuldu.

No comments: