Gozumu actim, etrafimda gorduklerim sasirtici derecede tanidik, kirmizi tuglalar sasirtici derecede tanidik. Sicak bir sabaha uyandim, sasirtici derecede misafirlikte hisseder gibi o tanidik mekanda. Kirmizi tuglalar geldigim yerden mi, biraktigim bu yerden mi tanidik karar veremedim. 1 yil once o gelecek diye butun bir haftasonu tasidigim isiticilara ihtiyac duymadan ilikti oda.
Simdi bir urperti geldi. Aarhus'tayken Marianne veya Margharita'yi kandiramamissam, yeteri kadar yagmur yagmamissa veya illa da eve gitmeye karar vermissem, karanliklarin icinden, demiryolu koprulerinin uzerinden o son dik yokusu cikmadan once Viby merkeze yaklasirken soguktan dusuk devirler yapan bisikletimin pedallari arasindaki ruzgarin urpertisi gibi. Alabildigine serin ve derin bir sessizlik. Gecenin 2'sinde Millenium Bridge uzerinden eve yururken biri cikip, bogazinizi kesip nehire atsa sizi, kimsenin ruhunun bile duyamayacagi turden derin.
Etrafima baktim ve odada kimse yoktu. Aylar sonra bu tanidik yabancilikla basbasa kalmisim. Video gosterimlerinin ardindan, Bloc Party konserinden, Knightsbridge'deki cazli geceden, nehir kenarindaki festivalden, upuzun bir yolculuktan sonra...
"Bunu kullanmani istiyorum orada" dediginde verecegim cevabi onceden tahmin ediyordu bile F.
Hatira olarak kabul edebilecegimi soyledigimde alinmadi, bir sey soylemeden birakti masanin uzerine. Bazi donemler o kadar cok calisiyordu ki, hic calismayip da ahkam kesenlere gore daha mi cok hakki vardi acaba diye dusunuyordum bazi kararlarda? Eger "emek katsayisi" diye bir sey olsaydi, "sozunun gecerliligi" ile dogru orantida ilerleyen, o zaman F. gibilerin daha cok hakki olurdu.
Dogruldum, elimi yuzumu yikadim, kapiyi cektim, kilitledim ve disari ciktim. Karsidaki isikci abi sanki burayi terk edip gitmemisim de bugun, gecen sene bugunmus gibi selam verdi "okula mi gidiyorsun?" sorusunu bu sefer sormadan. Tanidik sokaklar, tanidik yuzler... B. evde degildi ama ev sicacikti, sabah sabah Turk kahvesi ve sonra epey ertelenmis bir kahvalti icin mahallemin yolunu tuttum. Aksam misafirlerim vardi, o gun hazirlanmis ilik bir corba, biraz sigara, biraz bira, S. nin getirdigi sarap, bolca muhabbet ve bolca ayrilik... Ben degilmis de onlarmis ayrilanlar, sanki hic gitmemisim gibi. Kisin zaman yavas akiyor... Simdi aklima geldi yavas akmaktan bahsi gecmisken, daha boza icmeye gitmedigim Vefa'ya bu kis.
K. gene bildigini okuyordu, surpriz bir konser etkinligine katildik, merdivenlerin onundeki demir parmakliklarin ardindan, hafif serin gitarlar ve uyarici davullara maruz kaldik, cok cok guzel caldilar... K. ve arkadasi ile ciktik, F. nin bana ugradigi geceden onceki gece. O pek tanidik kirmizi tuglali evde kalmayi planliyordum, anahtarlar hala cebimdeydi. Ertesi gun G. ile bulustuktan sonra, eve dondugumde gorustum F. ile. Bazi insanlari ne kadar cok ozlediginizi onlari tekrar gordugunuzde daha iyi anliyorsunuz. Bazi eski sevgililerde ve bazi eski sevgili sehirlerde oldugu gibi.
Anahtarlar hala cebimdeydi ama o kirmizi tuglali eve geri donmedim. Bir iki hafta sonra yepyeni kirmizi tuglali bir ev bulmam gerekebilir tasinmak icin. Yalniz kalmaktansa baska yerlerde kalmayi tercih edenlerdenim. Zamanimi daha iyi kullanmayi ogreniyorum, ve daha az stresli olmayi. Son anda degisen planlarla birlikte taharrur ettigimden daha degisik bir haftasonu oldu gene, sevdim yeni tanistigim insanlari. Anahtarlar hala masanin uzerinde, yarin ugrayacagim sasirtici derecede tanidik yere, berbere gidip sacimi kestirdikten sonra.
F. bu gece donmustur geri okulunun oldugu sehre. 2 yil once bir anda kafamiza esip elimizde bir kutu pismaniye ile ziyaret ettigimiz o sisli yere. Soguk, sicak, ilik, soguk, sicak... "Evine hosgeldin" yazili parlak neon isikli bir tabela karsi dukkanda isikci abinin elinde. Tanidigim ve tanimadigim arkadaslarim ziyarette misafiri oldugum tanidik evde, gurultulu bir muzik, dolunay isigi, Kiz Kulesi'nden goz alici bir parlaklikta Uskudar Salacak'a parlayan ya da en guzel sabahlardan birini beklerken Bozcaada Kalesi'nin tepesindeki binlerce yildizdan uzerimize salinan... Hediyeleri aciyoruz, yilin ilk kar tatili, yilbasina bir kac gun kala, bir turlu tam kapanmayan balkon kapisinin araligindan iceri sizan urpertici serinlik oksuyor ruyalarimizi... Tanidik bir sabaha uyanmadan once yeni bir ruyaya daliyoruz.
No comments:
Post a Comment