son seçmeli dersimi de "türk yönetişimi" üzerine almakla hala çok büyük bir hata yaptığımı düşünürken, gene de bir hafta sonraki sınav için çalışmayı ihmal etmemem gerektiğini biliyorum. ilk parça ile başlıyorum işe girişmeye. "anayasal hukuk" ve Türkiye'nin anayasal geçmişi ile ilgili uzunca bir makale. 1839 Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanları ile başlayan bir dönemin günümüze kadar uzantısı ve ilk sayfalarda 2. Anayasamız olan 1924 Anayasası ile ilgili bölümleri okurken kışın yaklaştığını hissediyorum karanlık gecede. Arkafonda karanlığımsı bir müzik.
Gözümün önüne 1924 dolaylarında, tam da bu tarihlerde, Kasım-Aralık aylarında, sobaların etrafında toplanmış, takım elbiseleriyle, derin tartışmalara dalmış, matematik denklemi çözer gibi anayasa hazırlamaya çalışan insanlar geliyor. 7. maddenin üzerinden geçmek için tekrar maddeyi okuyan idealistin ağzından yoğun yoğun dumanlar çıkıyor. Ankara'nın kışı soğuk ve serttir. Kendi memleketinde kanunlar üzerine vatandaşla konuşan köy muhtarı sıcak çayı yudumlarken, yılın ilk karları düşmeye devam ediyor. Soğukluğu görüyorum. Mütevazi, uğraşan, bir film setinde siyahları ve renksizleriyle çok can sıkabilecek, ama bu mütevazi akşamımda, bir şeyler üzerine uğraşmanın verdiği kekremsi tadı alıyorum; o gri ağırlığı değil. çok büyük kavgalar da öngörmüyorum. "anayasayı değiştirmeye çalışmak"tan dolayı idama mahkum edilecek 47 yıl sonranın kırmızı günleri de canlanmıyor gözümde. veya, 82 yıl sonrasının laiklik-milliyetçilik ekseninde dönen kurşunî yeşilliği de değil midemi bulandıran.
saf bir aşık, saf düşünmeyi tekrar ve tekrar keşfedebilir. 1924'te saf bir şehir, elektriği yok, eli kalem tutan birkaç vatanperveri var; biraz sıkılmışlar. bolca sigara içiyorlar, bazen çay, bazen rakı yudumluyorlar. bir şeyler üretmenin heyecanı içerisindeler. mütevazi bir akşam onlar için de, ve mütevazi bir makale okuyorum ben de..
No comments:
Post a Comment