Fatih'e..
bir sehire gelmissinizdir. yillarca buyudugunuz, yasadiginiz yerlerden cok farkli. pek sevemezsiniz basta, insani da havasi da o kadar soguktur ki; disari cikasiniz bile gelmez. sozde eglenmeye gelmisinizidir, kendiniz gibi dunyanin bircok yerinden gelen cogunlugu universite ogrencisi insanlarla. fakat, bilirsiniz ki, sehrin kendi karakteri de bir parcasidir deneyimin degerini bicen. sehrin bir havasi vardir, solur onu soludugunuz gibi; isiklari vardir, bazen gozleri parlar, bazen korleri oynar. tadi vardir, tuzu, suyunda, yemeginde. karsidan karsiya kirmizi isikta gecmeyen insaninda da kimligi vardir sehrin. sevemezseniz sehri basta, zor gelir geri kalan zamanda orada olan diger insanlarla belirli motivasyonlari paylasmak.
birkac ay gecer, arada havalar guzellesir, sehir de. onu yalniz birakmissinizdir belirli araliklarla, baskalari ile sans denemek icin. ama sonunda kurkcu dukkanina tekrar donus. tam da alisilmaya baslanir, sehre diger gelenler de daha mutludur, sehir de, daha fazla guzellik sunar. terk etme vakti yaklasir. sadece birkac ay olmus. ama burasi, en uzun sure yasadigin ikinci ulke (ve hatta belki ikinci sehir). ve en uzun sure kendinle vakit gecirdigin yer. digerleri ile birlikteyken bile kendinle. cicekler acmis, arada yagmurun ve bulutun arasina da saklansa; hava kokuyor, o birkac aydir cigerlerine doldurdugun kimligiyle. gitme yaklastikca, gorduklerin ve goremediklerin. tren bileti alinmistir, arkadaslar ugurlamaya gelirler, bir iki tane de fotograf cekilir. terk etme anlari hep zordur. yeni yeni cikmaya basladigin bir kizla, bulusmalarin sonunda ayrilmak gibi. tam olarak ne diyecegini ve ne yapacagini kestiremeden. birkac sarki soylenir, birkac ani hatirlanir oraya dair, zaten onumuzdeki zamanlarda tekrar tekrar sohbete dusece anilar. tren yolculugunda, ileriye baktigin gibi geriye bakacagini da bilerek. terketme vakti gelir, trenler dakiktir (yani, genelde!), zorunlu ayrilik! fotograflar cekilmistir, vedalar edilmis, gozler son kez birlesmis. kapilar kapanir, son bir fotograf cekilir. cekildigini dahi bilmeden; cekilen seyi gormeden. belki arkada kalanlar gorecektir onu, arada bir bakarak, sehri terk edeni yad ederek.
trenin kapilari kapanirken camin arkasindan son kez heyecanla el sallamaya yeltenme. o anin heyecani, coskusu, karmasikligi. sehrin kimligi uzerinde, bakislari gozlerinde. fotografi ceken o ani sans eseri de olsa yakalar. digerleri gordugunde begenseler bile, manasini bir ceken bilecektir, bir de cekilen. fotografa bir iki kere daha bakilir. bakilir ve gorulur. sehri terk eden mutludur; fotograf her seyi ifade etmektedir: mutlu bir ayriliktir bu, o sehri her daim iyi olarak hatirlatacak...
http://www.deviantart.com/deviation/36547570/?qo=14&q=by%3Aocavusoglu&qh=sort%3Atime+-in%3Ascraps
1 comment:
şehir de yokluğunu farketmez üstelik, pek severiz ama nankördür istemsiz. hatta "one should never trust a city" diye bir alıntı yapasımı getirdin..
bi de bugün seni gördüm şehirde, ıhlamurda
Post a Comment