Thursday, June 08, 2006

7 haziran 2006 Depeche Mode, Aarhus konseri


bu yaz boyunca avrupayi karis karis gezecek, festivallerde headlineriklar yapacak depeche mode abilerinin aarhus semalarinda verdigi konser. aarhus'un bu sene danimarka ikincli ligine dusen dandik futbol kulubunun de stadyumu olan nrgi park'ta gerceklesmistir. depeche mode alt gruplari
the raveonettesin ardindan saat 21.15 gibi sahne alip, tek bisle birlikte saat 23.20 sularinda lacivertlesmeye yuz tutan gokyuzunun ardinda konserlerine son vermislerdir.

sanirim, en son olarak 11 temmuz 2004 blackmores night istanbul konserinde, akila esmesi ve "kacirilmamasi gereken" statusunde belirlendigi icin, kapiya kadar gidip, etrafina baktiktan sonra bilet alip konsere girmeye karar veren bunye icin benzer tatmin duygularini yasatmis, malesef astari pek pahali konser. bunun disinda da spontan olarak gidilen konserler olmustur, ama sahneye ciktigi an yaratacagi etkinin buyuklugu munsabetince bu kadar onemli uyeleri olan gruplar (ritchie blackmore; dave gahan) olaraktan 2 yildir yasanmayan bir tat yasanmistir.

stadyuma arkadaslarla gelinir. onlarin bileti vardir. kapidan girerler, bu sirada acik olan giseden halen bilet satildigi ogrenilmistir. tribun tarafindan bilet kontrolu ile arkadaslar ugurlanir, bu arada da demir parmakliklarin arasindan stadyumun ici ve sahne pek rahat gorulebilmektedir. hatta, konseri bedava bile takip edebilecek kadar rahat. the ravoenettes sarkilarini icra etmektedir, belli belirsiz ilgi gosteren seyircilere. saat 20.30 sulari hava, sanki saat 4-5 gibi aydinlik. zaten biletler pahalidir, hele gunduz gozuyle konser mi izenir?? 30 temmuzda da istanbuldalar ya nasilsa. o zamana kadar donulmus olunur heralde memlekete, olmadi bir yerlerde yakalinirlar turnede. son bir kez sahneye bakilip geriye dogru yurunmeye baslanir. bir an dave gahan'in sahneye siyahlar icerisinde agir agir geldigi sonra seyirciye firlatacagi bakislar, muhtemelen son albumden "a pain that i'm used to" ile (aslinda gonul "i feel you" yu ister ama acilista harcanmaz genelde onun sovu) girilecektir. kesin guzel isik oyunlari olacak, sahnedeki dev melek ve kure muthis bir dalga yayacak. aman iste, cok pahali ya bilet.

otopark alaninda disari dogru ilerlenirken, akin akin insanlar tribun girislerine dogru akmaktadirlar. zaten "universite sehri" aarhus'un genc nufusu gene is basinda. bazi arabalar ve hatta bisikletlerin uzerinde muzik setleri. enjoy the silence´caliyor, exciterdan da freelove. ne zamandir da duymuyorduk, konserde caliyorlar mi acaba? gisenin onunde biri bilet aldi, biri daha gelip bilet aliyor. herkes benim yurudugum yonun tersine dogru yuruyor. yapay heyecan yaratmayi sevmem ama bir seyler, bu konsere gidilmesi gerektigini soyluyor. boy ortalamasi 1.80in uzerinde danimarka halkinin arasinda 1.70lik boyumla sahneyi gormekte epey zorlanacagimi onceden hissetsem bile sanki orda olmam lazim. daha fazla uzatmanin da nazlanmanin da anlami yok. alt grup da bitirdi konseri. acele etmek lazim.

bilet alinir ve iceri girilir. cekmeyen telefonlar, herkesi yara yara arkadaslari bulmak. dakikalar sonra sahneyi alan depeche mode. hava hala apaydinlik, ama mavi gokyuzu devasa sahnenin yaninda hic de goz alici degil. ay bile daha aydinlik olmasi gerekenden. az diyalog, bol sarki. arada kopukluklar var sanki. precious bu ultra yavas haliyle pek guzel olmadi sanki. sahne gozukmuyor. kafalar cok da iyi degil belki de. bir seyler eksik mi ne. sonra dev kureden dev gibi "sex" kelimesi fiskiriyor. ekranda makyaj yapan bir kadin. sahenin yanindaki dev ekrandan surekli takip ettigimiz dave gahani stop-motion cekim yapiyor sanki kameralar. agirlasmaya basliyor her sey. once ufak ufak giren ritmler ve daha sonra cigira cigira i feel you geliyor. koskoca stadyum inliyor. evet, iste degdi. enjoy the silence bitiriyor konseri bisten once.

dagilirken hala hava aydinlik, saat 23.30 a gelmis. bir son dakika golu atilmis, onumuzdeki maclari dusunuyoruz. sanki roskilde'de gorusuruz dediler ama line-upta olmadiklarini biliyoruz. hatta bu konsere gelme nedenlerimizden biri o degil miydi? sonra istanbul dusunuluyor. bogaza nazir kurucesmede yapilacak konser. orada hava da karanlik olacak, bogazin tatli esintileri, ve sahneye gelecekler, haftalardir turnelemenin yorgunlugu ama coskusuyla. sahneyi aldiklari an herkes kendinden gececek.

Sunday, June 04, 2006

bir sehri terk etmek

Fatih'e..



bir sehire gelmissinizdir. yillarca buyudugunuz, yasadiginiz yerlerden cok farkli. pek sevemezsiniz basta, insani da havasi da o kadar soguktur ki; disari cikasiniz bile gelmez. sozde eglenmeye gelmisinizidir, kendiniz gibi dunyanin bircok yerinden gelen cogunlugu universite ogrencisi insanlarla. fakat, bilirsiniz ki, sehrin kendi kara
kteri de bir parcasidir deneyimin degerini bicen. sehrin bir havasi vardir, solur onu soludugunuz gibi; isiklari vardir, bazen gozleri parlar, bazen korleri oynar. tadi vardir, tuzu, suyunda, yemeginde. karsidan karsiya kirmizi isikta gecmeyen insaninda da kimligi vardir sehrin. sevemezseniz sehri basta, zor gelir geri kalan zamanda orada olan diger insanlarla belirli motivasyonlari paylasmak.

birkac ay gecer, arada havalar guzellesir, sehir de. onu yalniz birakmissinizdir belirli araliklarla, baskalari ile sans denemek icin. ama sonunda kurkcu dukkanina tekrar donus. tam da alisilmaya baslanir, sehre diger gelenler de daha mutludur, sehir de, daha fazla guzellik sunar. terk etme vakti yaklasir. sadece birkac ay olmus. ama burasi, en uzun sure yasadigin ikinci ulke (ve hatta belki ikinci sehir). ve en uzun sure kendinle vakit gecirdigin yer. digerleri ile birlikteyken bile kendinle. cicekler acmis, arada yagmurun ve bulutun arasina da saklansa; hava kokuyor, o birkac aydir cigerlerine doldurdugun kimligiyle. gitme yaklastikca, gorduklerin ve goremediklerin. tren bileti alinmistir, arkadaslar ugurlamaya gelirler, bir iki tane de fotograf cekilir. terk etme anlari hep zordur. yeni yeni cikmaya basladigin bir kizla, bulusmalarin sonunda ayrilmak gibi. tam olarak ne diyecegini ve ne yapacagini kestiremeden. birkac sarki soylenir, birkac ani hatirlanir oraya dair, zaten onumuzdeki zamanlarda tekrar tekrar sohbete dusece anilar. tren yolculugunda, ileriye baktigin gibi geriye bakacagini da bilerek. terketme vakti gelir, trenler dakiktir (yani, genelde!), zorunlu ayrilik! fotograflar cekilmistir, vedalar edilmis, gozler son kez birlesmis. kapilar kapanir, son bir fotograf cekilir. cekildigini dahi bilmeden; cekilen seyi gormeden. belki arkada kalanlar gorecektir onu, arada bir bakarak, sehri terk edeni yad ederek.

trenin kapilari kapanirken camin arkasindan son kez heyecanla el sallamaya yeltenme. o anin heyecani, coskusu, karmasikligi. sehrin kimligi uzerinde, bakislari gozlerinde. fotografi ceken o ani sans eseri de olsa yakalar. digerleri gordugunde begenseler bile, manasini bir ceken bilecektir, bir de cekilen. fotografa bir iki kere daha bakilir. bakilir ve gorulur. sehri terk eden mutludur; fotograf her seyi ifade etmektedir: mutlu bir ayriliktir bu, o sehri her daim iyi olarak hatirlatacak...

http://www.deviantart.com/deviation/36547570/?qo=14&q=by%3Aocavusoglu&qh=sort%3Atime+-in%3Ascraps