Monday, March 20, 2006

1 derecede yuzmek


saat 10.00 telefona mesaj gelir, telefon titresir. aarhus'a geldigimden beri normal uyanma saatim 11.00e kitlenmistir bile. sadece 11.0de dersimin oldugu carsamba 9.30 gibi kalkarken, saat 13.00de dersim oldugu persembeleri de belki yarim saatlik uyku keyfimden feragat edebilirim. aksi takdirde hicbir surette, calmayi birak, iki kere cilizca; o da yatagin yaninda degil de odanin ucundaki masada, mesaj yuzunden titresen telefona uyanmak bana gore degil pek. bir keresinde de ipod geliyor diye posta kutumdan iceri atilan zarfin sesine uyanmistim hadi onu da saymayalim.

mesajda yazan sudur: "olum yuzmeye geliyor musun saat 11.00de?" simdi oncelikle benim bunu idrak edip de bu yapcagimiz garip aktivite icin tekrar motive olmam ve cevap yazmam 5 dakikayi bulakcaktir ki buldu da. ziyadesiyle once skeptik bir mesaj attiktan sonra zaman biraz zaman kazanbildim saglikli bir karar vermek icin. yatagimdan kalkip afyonu patlaip bir seyler atistirip giyinip cikmam 20-25 dakikayi gecmez, zira bu isleri hizli yapmayai seven biriyimdir. birileri bir yerlere gidioyr, ve gel diyorsa, neden biraz daha vakit harcayayim ki yatakta. sonucta en iyi ihtimal 1-2 kere daha yapma sansimiz olacagi (ki o anda bunun tek sans oldugunu dusunursun) bir seyi ertleyip gecistirmenin ne manasi var. "yapmak" varken "yapmamayi" tercih etmeyenlerdenim.

artik 3 haftadir hala bende odunc duran bisiklete de alistim ve otobuse de para vermek istmeiyorum ya, gene benim yasadigim yer bisikletle epey bir enerji ve 35 dakikarlik bir mesafede oldugu icin, "gidi oncesi bulusmayi" saat 11.00e aldirabildim ki zaten o mekanda ancak 11.06da olabilecktmi her yerimden terler akar ve kipkirmizi kesilmisken. tekliifn bana cuma gunu yapildigi olaya hareketlenmek icin cetin'in yurdunda bulustuk (okulun kampusunun icinde). bize teklifi yapan christoffer da hazir oldukta sonra 10 gece yola ciktik ki, guzel ormanlarin yesil alanlarin icinden gecerek 20 dakika sonra "olayimizi" gerceklestiriyor olacaktik.
geldigimiz yer sehir merkezinin kuzey sahilinde "vikingler kulubu" idi. chris'in uyeliginden ben ve cetin de yararlanarak iceri girdik. iceride viking usulu bir aktivite bizi bekliyordu. daha sonradan ogrendigimiz sekilde havanin 6 derece (cuimartesiden beri hava oncelikle ilk defa 3un uzerine cikti; cumartesi: 4; pazar hepimiz dumur olduk: 13 derece; bugun ise 5-7 arasi seyredecekmis); icine cirilciplak, evet cirilciplak girecegimiz suyun ise 1 derece sicakliginda oldugnu az cok tahmin edebiliyorduk.

kompleksin icinde kabinler, duslar ve 4 tane sauna vardi. butun bu kapali mekanin cevreledigi, denizi 3 tarafindan kapatan da tahtalarla cevrili havuzumsu bir alan. yapilmasi gereken sey, 6 dercelik havada cirilciplak soyunup, 1 derecedeki suya girip cikmak ve, ciktginiz andan itibaren ayaklarinizda olusan catlaklara ve aciya aldirmadan buz gibi yerin uzerinde yurumeye devam ederek kendiniz saunanin birine atmakti. ayni rutin tam 3 kere tekrar edildi ki, 2.sinde "biz cilgin turkler" bir taraftan baliklama atlayip obur taraftan yuzerek cikma cesaretini dahi gosterdik. mekana ilk girdigimizde karsilastigimiz 60larina merdiven dayamis yasli, ciplak bayan vucudundan sonra, manzaralar yaslar 40lara dustukce de daha katlanilabilir oldu. zaten buraya kimsenin vucudunu seyretmeye falan da gelmemistik ya neyse.
boylelikle vucudumuzdaki her kasi ve kemigi hissederek, once 6 dereceden 1dereceye oradan 90 dereceye olan ekstrem yolculuklarimizla birlikte (ki ayaklarimin alti halen aciyor) yeni bir haftaya zinde bir sekilde merhaba dedik.

ya o bu degil de, bu kadar sakin falan yazdigima aldanmak lazim, uzun lafin kisasi: gotum dondu lan!

ama cok guzeldi yahu =)

No comments: